Neden başkalarının mutluluğunu kıskanıyoruz? Mutluluk rahatsız edici bir şey midir?
Başlıktan da anlaşılacağı üzere bizim temel sorunumuz aslında bu soru. Bizim haricimizdeki insanlar ne kadar mutluysa o kadar problem çıkarmaya meyilliyiz. Ve içten içe sorduğumuz soru her zaman bu aslında.
Kendi kendime çıkarımlarda bulunup kimseyi zan altında bırakmak istemem, zira bunlar benim kendi fikirlerimdir. Kimsenin de bunlara katılmasını beklemem. Ben sadece kendimce farkettiğim bir sorun üzerinde düşününce böyle bir sonuca vardım, katılıp katılmamak elbette ki sizin elinizdedir. (Kısa kes, Aydın abası olsun)
Yolda birbirine sarılan çiftleri gösterip, insanlara tepkileri sorulmuştu bir ankette/videoda. Hatırlamayanlar ya da izlemeyenler için paylaşalım.
Şimdi bu videoda tepki gösterenlerle aynı fikirde misiniz? Eğer öyleyse siz tam da bu makalenin başlığındaki sözü söyleyen başrol oyunculardan birisiniz. İnsanların birbirlerine sarılmalarından bile rahatsız hatta tahrik olup, huzursuzluk çıkarıp bir nevi kendi mutsuzluğunuzu yaymaya ve herkesi sizin gibi hissetmeye mecbur ediyorsunuz. Ve işin özünde aslında hep şu yatıyor, “Ben bu kadar mutlu değilim, sen niye/nasıl bu kadar mutlusun?” mottosuyla karşınızdakini de mutsuz etmeye çalışmak ve kendi mutsuzluğunuza ortak aramak.
Şimdi tek bir örnek üzerinde durup bütün her şeyi genellemek istemiyorum, zira verilebilecek örnek çok. Aşağıda birkaç tanesini sıralayıp, kendinizce tepkilerinizi ölçün. Sadece kendi tepkilerinizi değil, toplumun bu davranışlara nasıl tepki verebileceğini düşünün.
- Sokakta el ele tutuşan çiftler,
- Sokakta öpüşen çiftler,
- Sokakta birbirine sarılan iki insan,
- Oturduğunuz bir mekanda, yan masanızdakilerin (kızlı – erkekli) biraz gürültülü bir şekilde gülüp eğleniyor olması (içkili – içkisiz farketmez)
- Yolda yürürken önünüzden, yanınızdan, arkanızdan gelen kızlı – erkekli grubun biraz gürültülü bir şekilde gülüp eğleniyor olması,
- Otobüste/Toplu Taşımada iki veya daha fazla insanın/arkadaşın (kızlı – erkekli) biraz gürültülü bir şekilde gülüp eğleniyor olması,
- Orta yaşın üstünde bir kadının gereğinden fazla süslenmiş olarak gezmesi
Aslında temel olarak anlatmak/tarif etmek istediğim şey, sizden biraz daha mutlu görünen bir çiftin, bir grubun ya da bir insanın toplum tarafından nasıl kaşılanacağıdır. Yukardaki senaryoları Türkiye’nin en kozmopolit şehirlerinden biri olan İstanbul’da hatta diğer şehirlerinde de görmüşsünüzdür. Ve tabi biraz daha şanslı olanlar yurtdışına çıkıp aynı senaryoları yurtdışında da tecrübe etmişlerdir. Her iki durumda da verilen tepkilerin ne dinle, ne ekonomik durumla alakası var aslında. Tamamen eğitim diyebiliriz bana göre. Ve bu eğitim sadece okulda verilen “eğitim-öğretim” değil, aynı zamanda küçük yaşta başlayan aile eğitimiyle de alakalı.
Çözemediğim asıl sıkıntı şu: Sorun tam olarak hangi eğitimde? Yani bir başkasının sizden daha mutlu olmasının yarattığı kıskançlıkla ona ya da çevreye saldırmak hangi eğitimin bir artığı onu çözemeye çalışıyorum. “Karşılaştırma yaptığın yurtdışı ülkelerinin refah düzeyi yüksek tabi” diyenleriniz varsa eğer, biraz gözlerini açıp etraflarına baksınlar. Türk Lirasının daha değerli olduğu ülkeler var hala ve bu ülkelerdeki insanların mutluluk indeksi bizden fersah fersah ötede.
Örnekler çoğaltılabilir ve bu makale de ölümüne uzayabilir. Anlatmak istediğim noktanın dışına umarım çıkmamışımdır, zira içimde biriken şeylerin bir sayfaya doldurulma aşaması gerçekten çok zor.
Kendinize çok iyi bakın. Başkentindeki işsiz sayısı 1 milyondan fazla olan, ancak her yaz tatilinde “Yunanistan’a mı gidelim, Karadağ’a mı gidelim yoksa Türkiye’ye mi gidelim?” diyebilen bir ülkeden, Belgrad/Sırbistan’dan hepinize sevgiler.
Ünlü ressam Bob Ross’un da dediği gibi; “Belki şu fotoğrafta biraz mutluluk vardır”.
Mutluluk bence icimizden gelen bir his olmasi lazim. Ya aile “egitimiyle” ya da (bence) ailenin yasam tarziyla alakali bir durum (yani eger ben cocuguma kucukken mutluluk ne demek gosterirsem, asla baskasinin mutlulugunu kiskanmayacaktir).